GDU’LU GIDALAR ZEHİR SAÇIYOR
Nevzat Laleli
Nereye gidiyoruz yazı serisi
Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci
F. William Engdahl’ın istenmeyen
ırkları kısırlaştırma
planına ait ürpertici iddialar ortaya batmaktadır. Buna göre F. William Engdahl, tarım sektörünü elinde tutan
GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin planlarına göre bu
uygulamanın insanlık için bir kıyamet yaratacağını söylemektedir.
Özetle yapılamak istenen; GDO tohumlarını, az gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelere yayarak, tarlalardaki orijinal tohumların kökünü kazıyan
şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları muhtemel bir kıyamet
günü için kutuplarda buzdan bir mağaraya saklamaktadırlar.
“Yeni Aktüel Dergisini 29.Kasım–5.Aralık.2007
tarihli 125. sayısında kapak konusu "Kıyamet
Kapısı" başlığını taşıyan bir dergi yayınladı.
Bu konu içinde “Dünya
üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı,
gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim
değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak olarak belirtiliyor.
Ancak aynı gazeteci bu iyi niyetin
arkasındaki korkunç amacın da bulunduğunu açıklıyor ve bu proje ile ilgili
dehşet verici şüpheleri olduğunu söylüyordu. Gazeteciye göre “GDO devlerinin bizim bilmediğimiz bir
şeyler bildiklerini” düşünüyordu.
GDD – GİZLİ DÜNYA DEVLETİ
Başlıkta görülen adıyla
yayınlanan ve Milli gazete tarından okuyucularına dağıtılan ve hepinizin
okumasını tavsiye ettiğim kitabın XXXIV. (34.) sayfasında 6 numaralı başlık, “MİKROP HARBİ” adını taşımakta ve “Tevrat’tan alınan bölüm”de şunlar
söylenmektedir.
“Ve onun içinde veba ve sokaklarına kan göndereceğim ve çepeçevre onun
üzerine gelen kılıçla içinde ki yaralılar düşecekler ve bilecekler ki ben
Rab’bim” (Tevrat Hezekiel Bölümü
28/23)
14. yüz yılda Avrupa’da çok büyük
ölümlere sebep olan veba salgınları yaşandı. (1. Meydan Laurousse Cilt 12 sf 551) Özellikle Almanya’da (1348 –
1349) yılları arasında vebadan ölenlerin sayısı oldukça arttı. Bu durum
karşısında Papaz Clemens VI: Von Avigon vebanın nereden kaynaklandığını
öğrenmek ve hastalığın yayılması karşısında tedbir almak için soruşturma açtı.
(2. Lexion Des Mittelalters, Bond 11. sf 784-785)
Soruşturma sonucu gerçek bir
vahşeti ortaya koyuyordu. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan vebayı
Yahudiler kasıtlı olarak yaymıştı. (3.
Espana Y Los Judios, Federıco, Ysart Sf 32, 4. Der Grosse Bildatlas Zur
Weltgeschichte, sf 557)
Vebayı yaymak için kuyu sularına
veba mikrobu atılmış, Yahudi olmayanların evlerinin duvarları içine veba
mikrobu bulunan mürekkep sürülmüştü. (5
Devil Drogs And Doctors sf 202-203) Nitekim bir Alman Yahudi’si yine zengin
bir Yahudi olan Hanover’li Salamon oğlu Aaron’dan, Hanover kıyılarına atılmak
üzere 300 tane veba mikrobu bulunan zehir torbası aldığını ve bunları hem
şehrin kısına ve ham de diğer bazı şehirlerin kuyularını zehirlediğini itiraf
etmişti. (6. La Mort Noir Chronic Dela
Peste, Johannes Jnohl sf 218)
BAZI ÖNEMLİ TESPİTLER
2006 yılında çıkartılan 5553
sayılı bir kanunla, ülkemizde yerli tohum üretimi yasaklanmış, üretenlere de
ağır cezalar konmuştu. O günden bu güne üretilemeyen yerli tohumlar çürüyüp
özelliklerini kaybederlerken tohum ithalatı, başta İsrail olmak üzere diğer 6
adet çok uluslu tohumculuk şirketlerinden alınmaktadır. Hem de 4 ton domates
satarak ancak 1 kg tohum alabilme pahasına…
Şimdi de (2015/Kasım) Tarım
Bakanlığı 53 ayrı yem çeşidinin GDO’lu olabileceğini bir Genelge ile yayınlamış
bulunmaktadır. GDO’lu gıdalarla beslenen hayvanlarımız, bir ara geçit olacak ve
bu gıdalar onların etleriyle insanlarımıza da geçecektir.
İsrail’in yemediği, ABD ve AB
ülkelerinin sınırlarından içeriye sokmadıkları, Rusya’nın da bizim marul ve
dolma biber ihracatımızı “sağlığa
zararlı bakteriler taşıyor” gerekçesiyle geri çevirdiği, GDO’lu (Genetiği
Değiştirilmiş) gıdaların her çeşidine açık olan ülkemizde bu gıdalar bizlere ne
yapmakta ve küçük yavrularımıza nasıl tesir etmektedir?
Aradan geçen dokuz yıldır bu
GDO’lu tohumlarla üretilmiş gıdalarla beslenen milletimiz ve özellikle de küçük
çocuklarımız, bu tohumların birer kobayı olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu
olaylar gün de geçtikçe artacaktır.
Aşağıda göreceğiniz olaylarla karşılaşmanız
halin de bize bildirmenizi rica ederiz.
2015 yılı Mart ayında Konya
Numune Hastanesine başvuran 6 yaşında ki bir kız çocuğunun ana ve babası, “Kızlarının bu yaşta adet görmeye
başlamasını…” dile getirerek Dr. Hüseyin Özdil’den yardım istemişlerdir.
26.Kasım.2105 günü akşam saat
19.30 da kanal ATV de takdimci ile bir uzman karşılıklı konuşmakta ve “8 yaşında bir kız çocuğunun meme kanserine
yakalanmış olduğu” vurgulanmış ve buna çözüm yolları aranmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder